Anlatmak acı gelmesine acı gelir bana
Ama susmak da bir başka türlü acı.
“Prometheus, Aiskhylos”
Bir hayat ki riyâdan uzak
öteden bakarsın kalemi elinde
beriden bakarsın ruhu dilinde
cihannümasında taht kurmuş Hakkın
hep pürü pak, saf
heyecanıyla hemhâl çoğu zaman.
Saldırıyorsa yel değirmenlerine arzuhâli ile
kelimeleriyle, cümleleriyle, çığlığıyla
Cumhuriyet’e inancı anasıysa
Demokrasi çocuğudur.
Onu büyütmek için savaşansa bir âdem
bir mecnun Kevser peşinde koşan.
Mutlu etmek istiyorsanız dostunuzu
yeterlidir iki sözcük sarf etmeniz
Vatandaş Noyan demeniz.
Öylesine büyük emek harcamıştır ki
yemyeşil güzel fakat adaletli bir dünya için
suya buzla yazı yazma misali
bilen bilir, bilmeyen bilmez demek
ne kadar da üzer dostlarını.
Tevazuu meziyet edinmesi elbet cahilliğinden değil
nezaketi hareler yaratırken açtığı yol kılavuz olur
seciyesi durudur, maske takmaz, sırıtmaz
bilmez, düğme iliklemeyi kimsenin önünde
haz etmez muktedirlerden
Bir şehir ki, melteminden beslenir
Smyrna
bu gün nefes alıyorsa sahili,
yürünebiliyorsa çoluk çocuk
çok şey borçlu olduğunu söyleyemiyorsa evladına
elbet dili olmamasındandır.
İyi bilir yasa denen şeyin kime hizmet ettiğini
yine de cengâveridir hukukun
kalkansız, mızraksız yürür üzerine
haksızlığın nerede olursa olsun
inatçı mıdır inatçı
çünkü yoktur elinde başka silahı.
Görevi üstlendiğinde sorumluluktan
elini bir işe attığında çalışmaktan kaçınmamışsa
bu cesaretinden, azmindendir.
Geniştir dostlarının yelpazesi
kadir kıymet bilir, harcamaz onları üç beş paraya
O çalışırken vitrine geçenlere bile tebessüm eder de
gönlü elvermez feda etmeye
hazırdır unutmaya rakı masasında
bir duble nazlı beyaz kadehte makbuldür.
Yaptıklarıyla tahrik ediyorsa çevresini
ataleti yok etme arzusundan
susuyorsa, çaresizliğinden
kalbine gömüyorsa asaletindendir.
Alın teriyle kazandığının kıymetini bilir
tenezzül etmez başkasının emeğine
havadan gelecek paraya
bilir ki, emeksiz kazanılan para çürütür,
ne unvandadır gözü, ne makam mevkide
Başkanken nefer, neferken başkandır.
Aklı ermezse politik dalaverelere, zekâsından,
tamahkâr değilse, terbiyesinden,
yardımcısı ise düşenin, insanlığından
ama gücü, fikrî tutarlılığındandır.
Hem darbe karşıtı, hem cumhuriyetçi olmayı başarabilmişse
demokratsa kimsenin olmadığı kadar
özgünlüğünden, özgüveninden ve özgürlüğündendir.
Kaç kişi vardır, şu fani dünyada
aynası olabilen haysiyetin
tanımak istiyorsanız kendinizi
bir kez olsun dürüst olacaksanız ömrünüzde
korkmayın, utanmayın
düşürün suretinizi onun saydam yüzüne.
Eğer bizi terk edip gittiğine
nasıl olup da ruhumuzu bu kadar etkilediğine
hâlâ inanamıyorsak
mezarı başından o kadar süre ayrılamamışsak
hâlâ çok özlüyorsak onu
bıraktığı miras bize
başkaları için göstermelik değil
kendi için fakat hep birlikte yaşamayı başarabilmektir.
Sahici olmak, sahiden var olmaktır.
Haluk İnanıcı
Noyan Özkan, 1953 yılında Zonguldak’ta doğdu. TED Ankara Koleji ve Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1983 yılında İzmir’de serbest avukatlığa başladı. Özkan 2000-2002 yılları arasında İzmir Baro Başkanlığı görevini de yürüttü. Evli ve bir kız çocuğu vardır.
Doğa koruma faaliyetlerine yakın ilgi duyan Özkan, 1990 Bergen Çevre ve Kalkınma Konferansı’na Türkiye Hükümet Dışı Kurumları’nı temsilen katılmıştır. 1990 Tuna Çevre Kurumları Toplantısı, 1991 Sundsvall Çevre ve Sağlık Konferansı, 1993 ve 1995 Madrid/Barselona Akdeniz Çevreci Örgütleri toplantılarına katılmıştır.
İzmir Çevre Hareketi Avukatları Grubu’nda 8 yıl süre ile İzmir ve Türkiye ile ilgili (Bergama Siyanürlü Altın, Akkuyu Nükleer Santral, Konak Alanı Galleria, Kordonboyu, Karşıyaka Katlı Otopark, Kokarkoy, İnciraltı, Egepalas, Gökova/Yatağan Termik Santralleri) gelecek kuşakları etkileyecek çevre koruma savaşımlarında yer aldı. Pan Yayınları’ndan çıkan Doğa Koruma Rehberi adlı kitabı da bulunmaktadır. Baro yayınlarından ’Uluslararası Çevre Sözleşmeleri’, ’Çevre Hakkı’ ve ’ 17 Ağustos Depremi Hukuki Tespitler’ kitap ve kitapçıkların hazırlanmasına katkıda bulundu.