Brüksel’i Farklı Gezmek

Brüksel’e dört yıl içinde ikinci gelişimiz. Geçen sefer de aralık ayını seçmişiz. Bu kez yanımızda 12 yaşındaki çocuğumuz var. Noel’in o süslü sokaklarını görmesi için tercihimizi zihnimizde iz bırakan Brüksel, Bruges, Gand lehine kullandık. Kış soğuğunu göze alıyoruz; neyse ki, yağmursuz çok güzel altı gün geçiriyoruz bölgede. Brüksel deyince iki imge gelirdi aklıma. İlki, insana yağmurlu havayı sevdiren ve sanki o hava sadece Brüksel’e özgüymüş hissi uyandıran, Dalida’nın söylediği İl Pleut sur Bruxelles (Yağmur yağıyor Brüksel’e) şarkısı… Sanki bu parça Dalida’nın söylemesi için yazılmış. Dalida’nın o kendine özgü sesinin kattığı derinlik ve lezzet hüzünlü bir şarkıyı bile şehrin simgesi haline getirmeye yetmiş.

Kategoriler: , , Etiketler:
Share

Brüksel’e dört yıl içinde ikinci gelişimiz. Geçen sefer de aralık ayını seçmişiz. Bu kez yanımızda 12 yaşındaki çocuğumuz var. Noel’in o süslü sokaklarını görmesi için tercihimizi zihnimizde iz bırakan Brüksel, Bruges, Gand lehine kullandık. Kış soğuğunu göze alıyoruz; neyse ki, yağmursuz çok güzel altı gün geçiriyoruz bölgede.

Brüksel deyince iki imge gelirdi aklıma. İlki, insana yağmurlu havayı sevdiren ve sanki o hava sadece Brüksel’e özgüymüş hissi uyandıran, Dalida’nın söylediği İl Pleut sur Bruxelles (Yağmur yağıyor Brüksel’e) şarkısı…  Sanki bu parça Dalida’nın söylemesi için yazılmış. Dalida’nın o kendine özgü sesinin kattığı derinlik ve lezzet hüzünlü bir şarkıyı bile şehrin simgesi haline getirmeye yetmiş.

İkincisi, ağzında sigarasıyla hafızalara yerleşen, Fransız sanılsa bile aslında Flaman asıllı şarkıcı, söz yazarı Jacques Brel’dir. Tabii, bu iki simge ile yetinmeyip, tüm sürgünlere, aşıklara bağrını açan başkentin koynunda sakladığı başka hazinelerin de peşine düşeceğiz.

Şehir merkezi, kalbinde La Grand Place/Büyük Meydan’ın yer aldığı Aşağı Şehir ve Brüksel Parkı ile 50.Yıl Parkı arasında uzanan Yukarı Şehir diye iki bölüme ayrılıyor.

Dalida, Il Pleut Sur Brüksel

Duygu dünyamın derinliklerinde saklı nice armoniyi barındırıyor “Yağmur yağıyor Brüksel’e” şarkısı. Plaklığımdaki LP’de de var. Sık sık dinlemesem de o benim şarkılarımdan biri. Güfte sahibini tanımamamız 1 parçanın Dalida’ya özdeşleşmiş olmasından galiba.2

Yağmur Yağıyor Brüksel’e

Fakat dünya umurunda değil onun

sakince uyuyor,

Hiçbir şeye ihtiyacı yok

Adasını bulmuş, bir güneş adasını

Gökyüzü dalgalarının arasında

Ve yağmur yağıyor Brüksel’e

Dalida, Brel’in öldüğü 1978 yılından üç yıl sonra onun anısına ithaf ederek seslendirmesinin ötesinde, sanki onu anlatmış şarkıda. Brel de “Bir Ada” şarkısında,

Bir ada istiyorum

Bir ada umudun derinliğinde

Bir ada korkunun giremeyeceği yerde 3

diye seslenmiyor muydu? Şarkıda geçen, Jojo, Fernand, Fanette; Brel’in onlar için güfte yazacak, şarkılar besteleyecek kadar yakın dostları değil miydi? Dalida işte Brel’e ithaf ettiği şarkısında onun hayal dünyasından dem vuruyor, dostlarına, gezdiği yerlere göndermelerde bulunuyordu anlaşılan. Bir şarkıcıya, bir şarkıcı tarafından bundan güzel bir ithaf olabilir mi? Vefa duygusunun en üst estetik düzeyindeyizdir Il Pleut Sur Bruxelles şarkısını dinlerken.

Uçak tekerleği yere değdiğinde dudaklarım Dalida’nın parçasını mırıldanıyordu. Mais lui il s’en fout bien/mais lui il dort tranquille… (Fakat hiçbir şey umurunda değil onun/sakince uyuyor o)

Merkez Garı’nın karşısında bulunan otelimize sabah erkenden girişimizi yapıp dolaşmak için hazırlanıyoruz. Yağmur yok fakat soğuk insanın tenine yapışan cinsten. Termal çoraplar, içlikler giyilmiş durumda…

Aşağı Şehir

Jacques Brel ve Brel Vakfı

İlk ziyaret yeri olarak Brel Vakfı’nı seçiyoruz. Oradan bir kavis çizerek Grand Place/Büyük Meydan’a yani Brüksel’in kalbine ulaşacağız. Merkez Garı’nın yakınında bulunan Duquesnoy sokağına giriyoruz. Yaklaşık 400 metre yürüdükten sonra üç yol ağzının kenarında bulunan Brel’in mikrofonun önünde şarkı söyleyen heykeli karşılıyor bizi. Brel Vakfı hemen yan tarafta. Onun şarkıları, hakkında çıkan yazıları, röportajları, filmleri ayrı bölümlerde izlenebiliyor. Araştırmacılara ve Brel hayranlarına yönelik bir kurum. 4

1929 yılında Brüksel yakınlarında doğan; modern trubadur 5, şanson geleneğinin önemli şarkıcılarından biri olan Brel kendi ülkesinde umduğunu bulamamıştı. Plak denemelerine rağmen ilgi görmeyen Brel rotasını Paris’e çevirecekti. Böylece kendi adasını aramakla geçecek yolculuk hayatı başlayacaktı. Sefalet içinde geçen yıllar birbirini kovalayacak, Brel buna rağmen turne ve sahne çalışmalarını yılmadan sürdürerek yeni dostluklar edinecekti. Ailesinden ayrılması, yaşadığı fırtınalı aşklar, başarısızlıklar onun müzik dünyasının da besin kaynağı olacaktı. Ta ki Quand on n’a que l’amour/Sadece Aşk Kalınca parçasını yazıp söyleyinceye kadar. Başarı yolu ancak 1956 yılında bu şarkıyı söylemesiyle açılacak ve tüm dikkatleri üzerine toplayacaktı.6

Sadece aşk kalınca

Tek dayanağı aramak olanlara

Sunulabilecek

Sadece aşk kalınca

Kavşakların her birinde

Zorlayabilmek için yazgıyı7

Bu şarkıyla özgün tarzını kabul ettirmiş; Georges Brassens, Léo Ferré, Gilbert Bécaud, Barbara, Charles Aznavour, Serge Gainsbourg, Yves Montand, Charles Trenet gibi şanson geleneğini temsil eden ünlü şarkıcıların arasına adını altın harflerle yazdırmıştı. Sadece Aşk Kalınca parçası birçok şarkıcı tarafından yorumlansa da Brel’in dışında, yine Dalida’nın yorumunu beğeniyorum en çok.8

Brel son konserini 1967 yılında verir. Tiyatro çalışmalarına başlar. Sahnede seçtiği ilk rolün Don Kişot olması herhalde rastlantı değildir. Şiir yeteneği olmadığı için kaleme aldığını söylediği şarkı sözleriyle burjuvaziye, yobazlara kısaca ahlaka karşı; elinde gitarıyla bir şövalye olarak başkaldırmamış mıydı Brel? Akıp giden hayata isyan eden her insan gibi büyük acılar çekecek, bedeller ödeyecekti.

Oyuncu ve yönetmen olarak sinema serüveni de var Brel’in. Ancak bu alanda da Yves Montand kadar şanslı değildir. 1973 yılında sinema çalışmalarına da son verir.

Ünlü şarkıcı kendisine sıcak davranmayan Brüksel’e sık sık gelse de Flaman kimliğine ve Brüksel’e kırgınlığını yaptığı röportajlarda açıkça dile getirmekten geri durmaz.9

Brel’le ilgili bölümü kapatırken, onu, benzersiz duygu çağrışımlarıyla dolu, her aşkın kapanış parçası olmaya namzet, şarkıya aşina olmasa bile herkesin sözlerini doğal olarak bildiği o ünlü parçasından birkaç mısra ile son kez analım. Dileyen onun anısına şarkıyı bir kez daha dinleyebilir. Ne me quite pas/Terk Etme Beni.10

Terk etme beni,

Unutmak gerekir,

Her şey unutulabilir aslında

Önceden kaçıp giden

Unutmak zamanı,

Yanlış anlamaları ve

Kayıp anı

İsteyen şarkıyı Brel’in hologram görüntüsüyle düet yapan Helene Segara’nın muhteşem yorumuyla birlikte dinleyebilir.[1]

Not: Yazım aşamasındaki kitabımın giriş bölümünden alınmıştır.

Fotoğraf Galerisi

 

İncelemeler

Henüz yorum yapılmadı.

“Brüksel’i Farklı Gezmek” için yorum yapan ilk kişi siz olun

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir