KİTAPTAN BİR BÖLÜM
İnsanlığın kendini mitolojiden kurtarmaya çalışan düşünce serüveni Milet’ten, Kroton’dan, Elea’dan sonra; insan merkezli Sofist düşünce ile, Aydınlanma Çağı’na daha iki bin yıl varken Yunan topraklarında şekillenir ve Atina’da hayat bulur. Serüven bu kez de mutlak bilgi olmayacağını, bilginin göreli olduğunu ortaya koyan Sokrates’in sorgulama yöntemiyle, Sofistlerle kendine yol arar ve nihayet Aristoteles ve Platon’la sistematik felsefeye dönüşür.
Tüm bu düşünce tarihinine, ticaretin gelişmesiyle ortaya çıkan tüccar sınıfı ve emekçi kesimlerin; mitik, aristokratik yapılara karşı mücadelesi ve eşitlik arayışı yön verir. tıklayınız.
Rugan Ayakkabılı Teğmen
“Gece olduğunda ay yoksa, yatakhanenin pencerelerinden görünen gökyüzünde pır pır yanıp sönen yıldızlar ne kadar çoktu… Hayalleri tutuşturan bol yıldızlı gökyüzünün altında, anne kucağından uzakta uyuyan çocuklar, yıllar sonra diplomalarını aldıklarında yıldızlar her birin omuzlarına konacak, teğmen olup hayatın akışına katılacaklardı. Omuzlarındaki yıldız sayısı çoğaldıkça parıltıları artacak, göz kamaştıracaklar ama yolları da birbirinden ayrılacaktı. Bazısı ülkülerle çarpan kalbinin sesini dinledi, özgürleşmek ve özgürleştirmek istediği hayattan bir yıldız gibi kaydı; insani değerlerini ve özlemlerini miras bırakarak. Ve Türkiye, kendi çocuklarının yasını tutmadı.”