Filistin’in Büyük Şairi
Olimpiyat öncesi Paris ziyaretimdeyim. Pont Neuf’den D’Orsay Müzesi’ne doğru, Seine nehri kenarında yürürken çıkıyor karşıma. Place Mahmoud Darwish adını okuyunca duraklıyorum. Daha önce neden görmediğimi ve ilaveten bu o Mahmud Dervis mi? diye soruyorum kendime. Levhada itiraza mahal bırakmayacak tarzda “Filistinli Şair” yazıyor. Birkaç şiirini okumuştum önceden. İster istemez, Paris notlarımın en önüne geçiveriyor…
Levhada onun bir dizesine de yer verilmiş.
Nous aussi, nous aimons la vie quand nous en avons le moyens
Ben, yaşadığı topraklara atıf yaparak ve Mahmud Derviş’in affına sığınarak arama motorlarından farklı şöyle çeviriyorum dizeyi.
Yaşam için gerekli imkanlara sahipsek eğer, biz de severiz hayatı.
Ya da
Yaşam için gerekli imkanlara sahip olduğumuzda biz de biliriz hayatı sevmeyi
Meydan’ın Açılışı
Meydanın, Mahmud Derviş onuruna onun adıyla isimlendirilmesi töreni 2010 yılında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Paris ziyareti vesilesi ile Paris Belediye Başkanı Bertrand Lenaoe tarafından düzenlenmiş. Sürgün yıllarında Paris’te de yaşamış olan Mahmut Derviş onuruna…
Sosyalist Belediye Başkanı yaptığı konuşmada “O, Paris’in bir bölümüne adını vererek onurlandırmak istediğimiz uçsuz bucaksız bir şair (…) Ama ilhamı çektiği acılardan, sürgününden doğan sıradan bir Filistinli şair değil.”
Şiiri
“Biz kaybettik, aşk da kazanamadı diyen” o Mahmud Derviş Şiirlerden, mısralardan, “Kelimelerden Bir Vatan” örmüştü zihinlerde. Önemli bir şairdi ama meydana adının verilmesi başka bir şeydi. Hem de Netanyahu’nun hala devam eden son faşist katliamını destekleyen Fransa’nın başkentinde. Araştırıyorum. Paris Belediye Meclisi vermiş kararı 2010 yılında. Evet Batı ikiyüzlü çoğu zaman. Ama Batı’da her zaman hakikati ifade eden kanallar da açık… Yani bizim tersimize, iktidar “hakikatin ifadesini” engellemeye çalışmıyor. Çalışsa da onu dengeleyecek başka kanallar beliriyor hemen. Batı-Doğu farkı…
Mahmut Derviş’in bir şiiri ile devam edelim.
Burası Senin Düğünün
Burası düğünden iki ev ötesi senin.
Kapını kapatma… Zarifliği utandırma
Ondaki mutlulukla sevin. Gül solarsa
Gözyaşları içinde bahar bir daha uyanmaz.
Bülbülün suskunluğu kanaryanın hastalığı
Türkülere işler. Yıldız kaydığında
Gökyüzünün bu ovasına düşmez…
Burası senin düğünün,
Bu havanın yüzüne kapını kapatma
Zencefille çiğnenmiş ve o gelin şeftalinin
Olgunluğudur şimdi, (Su gibi güller ve ağlar.
Suda ne yara ne da kan izi
Gecede bir soru olur)
Dedi: ölüm gibi güçlüdür o!
Dedim: Ancak şehvetimiz yaşamdan yanadır,
Bırakılışımız rehin kalacak, aşktan ve
Ölümden daha güçlü /
Sonuçta ortak olmak için cenazemizin yolunu keser
Komşumuz, hayatın
Zenginliği başlar… Anlamsızlık gibidir çünkü
Gerçekler!
Ben şiirin çevrilebileceğine inanmayanlardanım. Şiir bir dilden diğer dile çevrilemez. Her bir şiirdeki kelimelerin, mısraların, beyitlerin, kıtaların taşıdığı çok katlı anlamları, bunların arasına sızmış ses değişimlerininin, armoni dansının ve hepsinin oluşturduğu imgeler dünyasının çoklu ilişkilerini aynen çevirmek nasıl mümkün olsun ki? Ritim ve aheng nasıl farklı bir dilde yeniden ve aynen kurulabilsin? Yanis Ritsos’un “destansı lirik” diye tanımladığı şiir nasıl bir başka dile aktarılsın?
Bu nedenle bir şiir çevrildiğinde ölür. Çevirmen başka bir şiir yazar aslında. Ama o şiirin, şairin dünyasını sadece hissettirmekten öte bir anlamı olabilir mi?
Ben de böyle okuyorum şiiri. Keşke Arapça bilseydim Mahmut Derviş’i okuyup onun imge dünyasına girebilmek için…
Bir bölümünü sunduğum aşağıdaki çeviriye nedense daha çok ısınıyorum…
Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum
Mekan tuzak değil
Sen tebessüm ettikçe, aldırmadıkça uzunluğuna
yolun… Arzuladığın gibi götür beni el ele, yankıya
ya da boş yere.
Bu şiir hiç bitmesin istiyorum
Açık bir hedefi olmasın onun
Ne bir sürgün haritası olsun
Ne de bir memleketi
Bu şiirin bitmesini istemiyorum
Mutlu bir sonla ya da ölümle
Nasıl arzularsa öyle olsun bu şiir:
Başkasının şiiri olsun. Karşıtımın şiiri. Rakibinin şiiri…
Duası olsun hem kardeşimin hem düşmanımın.
Tut ki şiirdeki muhatap benim, ben ki konuşan bir gaip
Tut ki bedenimdir yankı. Tut ki ben senim ya da bizden
Başkası. Ve tut ki ben başkasıdır!
Kendinizi Filistin toprağına adayarak
kelimelerden bir vatan örerseniz eğer, o vatanı kimse işgal edemez, kimse o
vatanın çocuklarını, o şiiri okuyanları topraklarından kovamaz. Kovuyor görünse
bile; o şiirdir ki, o vatanın üzerine Filistin bayrağını dalgalandırmaya devam
edecektir. Ta ki İsrail ve Filistin
halklarının birlikte yaşamayı mümkün kılacakları ana kadar…
Şair hakkında detaylı bilgi almak için aşağıdaki makalelere de bakılabilir:
https://islamansiklopedisi.org.tr/mahmud-dervis
https://www.academia.edu/43253813/KEL%C4%B0MELERDEN_B%C4%B0R_VATAN_MAHMUD_DERV%C4%B0%C5%9E
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/377526
[1] https://fr.wikipedia.org/wiki/Place_Mahmoud-Darwich
[1] https://www.academia.edu/43253813/KEL%C4%B0MELERDEN_B%C4%B0R_VATAN_MAHMUD_DERV%C4%B0%C5%9E
[1] Mahmut Derviş, Badem Çiçekleri Gibi Uzakta, Çev. Metin Fındıkçı, s.21, klaros yayınları 2020
[1] Mahmut Derviş, Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum, Çev. Mehmet Hakkı Suçin, s.53, YKB Yayınları, 2016.