PERA PALAS

Kadim şehirlerin her bir köşesinde keşfedilmeyi bekleyen hafıza mekanları vardır. Pera Palas “Şehirlerin Kraliçesi” sayılan İstanbul’un sırlarla dolu yapılarından sadece biri…  Görkemi sadece Art Nouveau tarzının güzel bir temsilcisi olarak şehrin kalbinde yer almasından, Altın Boynuz’a yukarıdan bakmasından değil, şehrin hafıza merkezlerinden biri olmasından kaynaklanıyor.

Kategoriler: , Etiketler: ,
Share

Haluk İnanıcı

Kadim şehirlerin her bir köşesinde keşfedilmeyi bekleyen hafıza mekanları vardır. Pera Palas “Şehirlerin Kraliçesi” sayılan İstanbul’un sırlarla dolu yapılarından sadece biri…  Görkemi sadece Art Nouveau tarzının güzel bir temsilcisi olarak şehrin kalbinde yer almasından, Altın Boynuz’a yukarıdan bakmasından değil, şehrin hafıza merkezlerinden biri olmasından kaynaklanıyor.

Pera Palas’ın hȃlȃ yerinde duran Art Nouveau Kapı Saçağı

1892 yılı Ekim’inde açılan otel 1896 yılında Orient Express’in sahibi olan şirket tarafından satın alınmıştı1. Pera Palas’ın 125 yıldır yaptığı tanıklık, aslında Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk yıllarına tanıklıkla sınırlı da değil.

18882 yılında seferlere başlayan Orient Express Paris’te aldığı yolcularını Varna üzerinden gemi ile getiriyordu İstanbul’a. Pera Palas zengin yolcuların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte bir otel olarak düşünülmüştü. 1890 yılında açılan Şirkeci Garı ve 1892 yılında açılan Pera Palas’la birlikte bu eksiklik tamamlanmış, toplam 80 saat süren tren güzergâhının varsıl gezginleri bu otelde ağırlanmaya başlamıştı.

Orient Express 3

Otel yapıldıktan sonra cereyan eden hadiseleri düşünelim: 1908 Meşrutiyet İlanı, İttihat Terakki darbesi, 2.Abdülhamit’in tahttan indirilmesi, Balkan Savaşları, 1.Dünya savaşı, Mütareke dönemi, İstanbul’un işgali ve Kurtuluş, Beyaz Rus dönemi, Cumhuriyetin ilk dönemleri… O dönem İstanbul’un tek lüks oteli olan mekan bu tarihi dönemlerin aktörlerine ev sahipliği yapmakla kalmamış; yurt dışından gelen tiyatro kumpanyalarını, şehri gezmeye gelen sanatçıları, gazetecileri, politikacıları, Orient Ekspres treninin yolcularını, kral ve kraliçeleri ağırlamış; onların İstanbul yaşantılarını, izlenimlerini mermer duvarlara gizlenmiş hafızasına kaydetmiş.

İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan tren 1870’li yıllarda yapılmıştı. Pera Palas ise 1892 yılında Tokatlıyan oteli ise 1894 yılında açılacaktı. Mimar Vallaury’nin Arkeoloji Müzesi gibi İstanbul’a kazandırdığı birçok eserin yanında mimarlığını yaptığı Pera Palas’ın açılışı bir balo ile gerçekleşmişti. Otelin Art Nouveau tarzı daha kapısına yöneldiğinizde karşılaştığınız cam-demir sundurmadan hissediliyor. Ünlü Kubbeli Salon da giriş katında yer alıyor. Işık saçan kubbelerin, zarif kemerli dekoratif pencerelerin mermer, halı, aynalar ile uyum içinde beraberliği hayranlık uyandırıyor.

Pera Palas açıldığında, İstanbul’un birçok ilkini gerçekleştirmiş. Saray dışında elektrik verilen ilk bina, ilk elektrikli asansöre ve ilk akar sıcak suya sahip bina unvanını da almış. İlk resim sergisi otelin açılışında yapılmış. Şeker Ahmet Paşa da ilk resim sergisini 1897 yılında burada açmış.

Kimler Kaldı Bu Otelde?

Sarah Bernhard, Mata Hari, Maria Callas, Agatha Christie, Greta Garbo, Ernest Hemingway, Atatürk, II.Elizabeth ve nice kral, kraliçeyi misafir etmişti Pera Palas. Aslında kalan şahsiyetlerin kimliklerini, dönemlerin olaylarını, ilişkilerini, yaşantısını, burada yapılan görüşmeleri, sohbetleri düşününce otelin bir manevi varlığı olduğuna da inanası geliyor insanın.

Halen birçok oda bu ünlülerin isimleriyle anılıyor.

Meşrutiyet ve Savaş Dönemi

1908 Meşrutiyet ilanı, İttihat ve Terakki Fırkası’nın yönetime el koyması, Osmanlı tebasının özgürlük rüzgarına kapılması, 31 Mart vakası, Selanik’ten Hareket Ordusu’nun  gelişi, II. Abdülhamid’in sürgüne gönderilmesi, Balkan Savaşları, I.Dünya Harbine’ne giriş, Ermeni Tehciri ve savaş yıllarında Pera Palas’ta hangi toplantılar yapıldı, kimler kaldı? Dağınık olarak duran bu bilgiler çeşitli hatıratlarda, kitaplarda toplanmak üzere bekliyor.

Pera Palas, İmparatorluğun çöküş manzaralarını;  örneğin Valens Kemerleri’nin yanında çadırlar kuran Balkan göçmenlerinin sefil yaşantısını, 1915 yılında Kılıç Ali Paşa camisinin önüne kurulan darağaçlarını görmemiş, hissetmemiş, bu olaylara ilişkin salonunda yapılan konuşmaları izlememiş, kendi lüks yaşantısından utanmamış olabilir mi?

İttihat Terakki partisi döneminde burada önemli toplantılar yapıldığını kayıtlardan anlıyoruz. Hatta parti 1909 yılının Mart ayında Pera Palas’ta büyük bir ziyafet vermiş. Partinin önemli isimlerinden Bahriye Nazırı ve 4. Ordu komutanı Celal Paşa’nın İstanbul’a geldiğinde Pera Palas’ta kaldığını görüyoruz. Partinin bir başka lideri Halil Paşa da anılarında Pera Palas’ta Mustafa Kemal’le buluştuğunu anlatmaktadır.4

İşgal Dönemi

Çanakkale Boğazı’nı savaşarak geçemeyen İhtilaf devletlerine ait savaş gemileri 13 Kasım 2018 tarihinde Boğaz’a demirlediğinde; şehir farklı bir tarihi döneme giriyordu. Batılı devletlerin üst düzey subaylarının bu oteli karargâh olarak kullandıklarını anlıyoruz.İşgal kuvvetlerinden İngilizlerin komutanı General Milne Boğaza nazır Krupp’un Tarabya’daki yalısına taşınmadan önce Pera Palas’ta kalıyormuş.6 Belki de Milne’nin bu yapıya hayranlığı yüzünden İngilizler Pera ve Galata’yı kendilerine işgal bölgesi olarak seçmişler… Üst düzey subaylar her akşam yemekler, balolar, toplantılar düzenleyerek başarılarının tadını çıkarmış olmalılar. Muhtemelen 36. ve son hükümdar VI. Mehmet Vahdettin bir İngiliz gemisiyle ülkesinden kaçmadan önce komutanlar birbirleriyle bir imparatorluğun daha sona erdiği sohbetini de bu otelde yapmışlardı muhtemelen…

Müttefikler şehri işgal ederken, Mondros Mütarakesi gereği silahlarını bırakan Suriye Ordusu’nun komutanı, dönemin genç generali Mustafa Kemal Pera’daki odasına yerleşir. Bir akşam Pera’nın yemek salonunda işgal ordusu komutanı General Harrington ve İtilaf Devletleri Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Calthorpe yemek yemektedirler. Harrington bir masada tek başına yemek yiyen genç Osmanlı subayının kim olduğunu sorar. Çanakkale Savaşı’nın önemli komutanlarından Mustafa Kemal olduğunu öğrenmesi üzerine masalarına davet eder. Mustafa Kemal gitmez ve onların misafir kendisinin ev sahibi olduğunu söyleyerek komutanları masasına davet eder. Sonunda herkes kendi masasında yemek yemek zorunda kalır.7

Pera Palas 1919 yılında Wagon-Lits şirketinden Çukorovalı Bodosakis isimli bir Rum satın almıştı. O günleri Ziya Bey şöyle anlatıyor: Pera Palas “Ecnebi subaylar ve işadamlarının vicdansız Levanten maceracılarla gününü gün ettiği, düşmüş Rus prensesleriyle ya da var mı yok mu belirsiz kıyafetleri, nasıl desek, ahlaklarını belli eden Rum ve Ermeni kızlarıyla içip dans ettiği” bir yerdi.8

1917 Bolşevik Devrimi’nden kaçan Beyaz Ruslar’ın komutanı General Wrangel’i taşıyan kruvazör General Kornilov Moda önlerine9 demir attıktan sonra İstanbul on binlerce Beyaz Rus mülteciyi ağırlamak zorunda kalmıştı. Çoğu sefalet içinde yaşarken varlıklı olanlar, baronlar, baronesler, generaller elbette Pera Palas’ın kapısını çalacaktı. Beyaz Ruslarla birlikte Pera, yeni açılan lokantaları, şehri neşelendiren Rus müzik eserleri ile birlikte, sefalete karşı sefahatı temsil etmeye devam etti. Üç dört yıl içinde Beyaz Ruslar yavaş yavaş hedeflerindeki ülkelere, Amerika’ya, Avrupa’ya bir bir göç ettiler. İstanbul onlardan kalan izler dışında eski günlerine döndü. Beyaz Rusların bir kısmı İstanbul’da kalarak sosyal yaşantıya katkıda bulunmaya devam ettiler.

“Piyanist ve besteci Konstantin Dimitriyevich Nikolsky’le Orkestra şefi Konstantin Stephanovich Stengatchou İstanbul’da yaşayan iki Beyaz Rus sanatçıydı. Nikolsky romanslar, Tatar dansları ve bale skeçleri besteliyor, yapıtlarını yine kendisi icra ediyordu.. Stengatchou 1921 yılında İstanbul’a geldikten sonra bazı sinema orkestralarında ve otellerde çalışmış, kısa süre için Pera Palas’ın orkestrasını yönetmiş, daha sonra da Tokatlıyan oteli’nin orkestrasında şeflik yapmış.”10

Kurtuluş Savaşı ve Mudanya Mütarekesi’nin ardından Refet Paşa’nın 4 Kasım 1922 günü İstanbul’un Kamu hizmetlerinin yönetimini devralmasıyla Pera Palas artık genç Cumhuriyet’in otelleri arasına girecekti. 1923 yılında Bodosakis’in vergi borcu nedeniyle Pera Palas devlet mülkü ilan edildi. Daha sonra aslen bir Arap olan Muhayyeş isimli bir işadamına satıldı.11 Bugün Bodosakis ve Muhayyeş’in resimleri Orient Bar’ın kapısı karşısında bulunuyor.

Hemingway

Kanada’ya yayınlanan Toronto Daily Star gazetesi adına geldiği İstanbul’da Pera Palas’ta kalmış ve işgal günleriyle ilgili olarak bu gazeteye yazılar yazmıştı. Onun Pera Palas’ta uyandığında duyduğu hisleri kendi ağzından dinleyelim:12

“Sabah uyanıp da Haliç üzerine çökmüş sisten incecik ve tertemiz başları uzatan minareleri görüp bir Rus operasındaki aryayı hatırlatan müezzinin, dokunaklı sesiyle müminleri yalvarırcasına duaya çağırdığını duyduğunuzda Doğu’nun büyüleyici havasında eriyorsunuz.”

İstanbul’un o günlerini yine Hemingway’in gözüyle görelim:

“Her türlü çılgınlığa, kumara, dansa, gece kulüplerine paydos demek için kararlı Mustafa Kemal, şehre girinceye kadar, İstanbul bir çeşit ölüm dansına dalmış.. Türkler günün her saatinde dar yolların kenarlarındaki kahvelerde oturup nargilelerini fokurdatıyor, bir yandan da insanın midesini yakıp kavuran rakılarıyla yudum yudum demleniyorlar. Bu içki o kadar sert ki yanında meze olmadan içmek olanaksız gibi bir şey.”

Yazdığı bir başka yazıda; “Pera’nın tozlu, çöplü yokuşunda durup.. gemi direkleriyle ormana dönmüş, bacaların dumanıyla kirlenmiş limana baktım.. Her şey gerçekdışı ve olanaksız göründü gözüme.. Ama evlerini, işlerini, dostlarını ve yaşamlarını terk ettikleri bu şehre bakan insanlar için her şey son derece gerçekti” diye yazıyordu.13

Hemingway’in acaba alıntı yaptığım kitaptaki yazıları dışında başka mektupları, yazıları var mıydı? diye geçiriyorum aklımdan. İstanbul’un sefalet içindeki yaşantısı ile sefahat hayatı süren Pera ve Pera Palas hakkında düşüncelerini, Pera’yı, bu otelde karşılaştıklarını, sohbetlerini kaleme almaması gerçekten üzücü.

Cumhuriyet Dönemi

Cumruriyet’le birlikte Pera kısa süre içinde eski şenlikli haline kavuşur. Açılan lokantaları, barları, kafeşantanlarıyla yine gece hayatının merkezi olur. Pera Palas Oteli’nde her akşam müzik vardı. Cuma ve Pazar günleri saat beşte çay müziği yankılanırdı koridorlarda. Bu beş çay müziği bugün de devam ediyor. Gittiğinizde caz müziğinin 90 yaşını devirmiş ünlü piyanisti İlham Gencer’i görmeniz ve dinlemeniz mümkün.

Pera Palas içinde yer alan Orient Bar’ın İstanbul’un ilk barlarından biri olduğu söylenir.14 Otelin köşesindeki bahçenin bir bölümünde de İstanbul’un en ünlü gece mekanlarından Garden Bar bulunuyordu.15

Pera Palas Oteli eski İstanbul akşamlarının zarif piyanisti Madame Taskin’in deyimiyle 16 ışıkları tüm Pera’yı aydınlatan İstanbul’un en şık otelidir. Ancak Mütareke yıllarında dönemin şair ve yazarlarının bir bölümünün Tokatlıyan’ı, Ahmet Hamdi Tanpınar ve arkadaşları gibi bir kısmının ise Sultanahmet ve Nurosmaniye İkbal Kıraathanesi’ni 17 tercih ettiğini görüyoruz. Tokatlıyan Oteli de Cumhuriyet dönemi balolarına ev sahipliği yapan gözde mekanlardan biri olmaya devam edecektir. Yahya Kemal, Yakup Kadri kimi zamanlar Tokatlıyan’da yer içerlerken, dönemin entelektüelleri toplantılarını aynı otelde yapmaktadırlar. Abdülhak Hamit’in Pera Palas’ta kalmaktadır.18 Ancak çeşitli toplantılar, balolar bir süre daha Pera Palas’ı tercih etmeye devam edecektir.

Burada geçen bazı olayları hatırlayalım. 1933-1937 arasında Atatürk otelde yapılan birçok toplantıya, yemeğe, baloya katılmış. Macar Üniversiteleri temsilcileri 1925 yılında, Romanya hukukçuları 1927 yılında Pera Palas’ta kalmış. 1934 yılında Büyük Millet Meclisi Reisi ve milletvekilleri Pera Palas’ta bir balo vermiş.19

Zamanla yıldızı parlayan Park Otel’i (1925) ise ilerleyen yıllarda yerini Hilton’a bırakacaktır.20 Yine o günlerle ilgili bir varsıl hatırasına kulak verelim:

“Tokatlıyan Oteli’ndeki dansingler banal olmaya başladı.. Park Otel de fazla gürültülü… Artık Pera Palas’tayız, haftanın en az dört akşamı. O muhteşem saray dekoru içinde Rus votkası içiyoruz ve orkestra vals çaldığında dansa kalkıyoruz.”21

1939 yılında bir grup Alman Turistle birlikte gelen ve gelecekte Hitler’in propaganda bakanı olacak Joseph Goebbels Pera Palas’ta kalacaktır.22

Pera Palas 1941 yılında bir patlamaya sahne olur. Bombalama ile ciddi tahribat alır. Olay gazetelerdeki açıklamaya göre, Almanlarla işbirliği halinde olan Bulgarların İngiliz diplomatlara karşı bir suikast girişimiydi. Bu suikastte iki İngiliz diplomat ölmüştü.  Bombalama ile otelde ciddi tahribat oluşmuş. Olay o günlerdeki denge politikası içinde büyütülmeden kapatılmış. Pera Palas’ın ilgi odağı olmaktan çıkması için 50’li yılları beklemek gerekecekti.

Agatha Christie

1920 yılında şehre geldiğinde bir diğer Pera otelini, Tokatlıyan’ı tercih etmişti. Daha sonra 1926 ve 1932 yıllarındaki İstanbul ziyaretlerinde Pera Palas’ta birçok kez kalmıştır. Agatha Christie’nin “Orient Express’te Cinayet” isimli romanını bu otelde 411 numaralı odada yazdığı iddia edilmektedir. Yazar 1926 yılında Londra’da ortadan kaybolmuş, on bir günlük “yok oluşu”nun sırrının ‘bir anahtarda” saklı olduğunu yazmıştır.23 1979 yılında, Tamara Rand isimli Kaliforniyalı bir medyum Agatha Christie’nin kaldığı Pera Palas’ın 411 numaralı odasında büyük bir sır saklandığına dair bir hayal gördüğünü söylemesiyle otel yeniden gündeme gelecekti. Gerçekten de birçok kişinin gözü önünde yapılar aramada odada paslı bir anahtar bulunur. Bu anahtar o günlerde basın dünyasını bir hayli meşgul eder.

Atatürk’ün Ölüm Saati

Oteldeki en ilginç objelerden biri Atatürk’e 1929 yılında bir Hindistan mihracesi tarafından hediye edilen halı. Halının deseni üzerinde Atatürk’ün ölüm saati olan 09:07 yazıyor. İlginç olan bir diğer şey ise, bu saatin etrafı da 10 adet kasımpatı ile süslenmiş olması…

Hediye Halının Saat Bölümü

Atatürk’ün kaldığı ve bugün müze olan 101 numaralı oda izinle gezildiğinde bu halının görülmesi mümkün.

Sarah Bernardt

Otelde kalanlardan Sarah Bernardt İstanbul’a 1888, 1893, 1904 ve 1908 yıllarında dört kez gelerek çeşitli 24 tiyatrolarda sahneye çıkmıştır. Bunlardan birinde Yıldız Sarayı’nın tiyatrosunda Sultan Abdülhamid karşısında sahne almıştır.25 Sultan’ın oyuncuya bir nişan verdiğini de tanıklıklardan anlıyoruz.

Greta Garbo

Ünlü akstris Greta Garbo 1924 yılında İstanbul’u ziyaret etmiş ve Pera Palas’ta 50 gün kalmıştı. Sultanahmet’te gezip İsveç Konsolosluğu’ndaki Noel ve yılbaşı partilerine katılmıştı. Bu geziden kalan bir fotoğraf onu Sultanahmet Camisi önünde gösteriyor.26 Smolna’lı Odalık’ filminin bazı sahneleri İstanbul’da çekilmiş. Fakat bu film bütçe sıkıntısı nedeniyle bir türlü tamamlanamamış.

Romanlarda Pera Palas Oteli27

Otelde gazeteci olarak kalan Ernest Hemingway, Kilimanjaronun Karları’nda otele yer vermiştir. Eric Ambler Dimitrios’un Maskesi isimli romanında Pera Palas’la karşılaşırız. İngiliz Yazar Agatha Christie’nin “Şark Expresinde Cinayet” isimli romanında da Pera Palası görürüz.

Türk edebiyatında Mehmet Rauf’un Sönen Yıldız ve Saffeti Ziya’nın Salon Köşelerinde, Refik Halit Karay’ın İstanbul’un Bir Yüzü isimli romanlarında Pera Palas sık sık karşımıza çıkar.28

Müze Otel

Eski döneme ait birçok vazolar, ahşap eserler, çatal-bıçak takımı, tabak, porselenler gibi objelerin bir kısmı odalara giderken kat boşluklarında, bir kısmının da ilgili odalarda teşhir edildiği Pera Palas günümüzde bir müze otel görünümünde.

Bunlardan biri de Orient Express döneminde yolcuların taşındığı tahtırevan. Ayrıca otelin sahiplerinin 1973 yılında Topkapı Sarayı’na bağışladıkları 400’den fazla eserin bu müzede görülebileceğini öğreniyoruz.29

Pera Palas, yıllar önce bu otelin balo salonunda yaşadığım özel bir olay nedeniyle kendi hayatımda da müstesna bir yer işgal ediyor. Belki de Pera Palas’ın İstanbul’la ilgili ilk yazımın konusu olmasında bu anının da payı vardır.

10.10.2019

*©Haluk İnanıcı. Belirtilen üç fotoğraf dışındaki tüm fotoğraflar ©Haluk İnanıcı arşivinden alınmıştır. Gerek bu fotoğraflar gerekse yazı tamamen veya kısmen izinsiz kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz,  işlenemez vb. davranışlarda bulunulamaz.

  1. Jak Deleon, Eski İstanbul’un (Yaşayan) Tadı, Remzi Kitabevi, s.83
  2. Jak Deleon, Eski İstanbul’un.. age., s.14
  3. www.sncf.com
  4. Aktaran Jak Deleon, Eski İstanbul’un.. age., s.104-106
  5. Jak Deleon, Eski İstanbul’un., age., s.84
  6. Charles King, Pera Palas’ta Gece Yarısı, Kitap Yayınevi, 2016, s.52
  7. Jak Deleon, Eski İstanbul’un.. age., s.114
  8. King, age., s.75
  9. King, age., s.97
  10. Jak Deleon, Beyoğlu’nda Beyaz Ruslar, 2. Basım, Remzi Kitabevi, s.62
  11. King, age., s.126
  12. Ernest Hemingway, “Eski İstanbul”,  İşgal İstanbul’u ve İki Dünya Savaşı, Bilgi Yayınevi, 1988, s.13, 15
  13. King, age., s.126
  14. Vefa Zat, Eski İstanbul Barları, İletişim Yayınları, s.60
  15. King, age., s.132
  16. Barones “Valentine Taskin’in Hatıraları,” Pera Hatıratı içinde, hazırlayan Jak Delon, Gözlem Yayınları, s.26
  17. Ahmet Hamdi Tanpınar, “Beş Şehir”in ilk baskısından, Türk Edebiyatında Beyoğlu, YKY, s.99 içinde, hazırlayan Selahattin Özpalabıyıklar,
  18. Salah Birsel, ah Beyoğlu vah Beyoğlu, T.İş B. Kültür Yayınları, 1983, s.22,23,48
  19. Jak Deleon, Eski İstanbul’un.. age. s.100-101
  20. Liji Pulcu Çizmeciyan, İstanbul’da kayıp zamanlar, T.İş B. Kütür Yayınları, s.175
  21. Jak Deleon, Beyoğlu’nda Beyaz Ruslar, age., s.147
  22. King, age., s.261
  23. Jak Deleon, Eski İstanbul’un.. age., s.84
  24. http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/gungor-uras/naum-tiyatrosu-sarah-bernhardt-2441606
  25. http://www.milliyet.com.tr/cadde/abdulhamid-in-huzurundaki-yildiz-1717671 (Atlas Dergi’sinin Haziran 2013 sayısından alıntı)
  26. http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/keyif/greta-garbo-92-yil-sonra-yine-istanbulda-40229739;
  27. https://blog.perapalace.com/peranin-hi%CC%87kayesi%CC%87/yolu-pera-palace-hotelden-gecenler-greta-garbo/
  28. Jak Deleon, Eski İstanbul’un.. age., s.105-107
  29. Jak Deleon, Eski İstanbul’un..,  age.s.105-107
  30. Jak Deleon, Eski İstanbul’un..,  age. s. 110